24 Mart 2016 Perşembe

Yerden Yüksek

 Hafta sonu vardır bide sınavların olduğu hafta sonu vardır. Geçtiğimiz hafta sonu sınavların olduğu bir hafta sonuydu. Ohh be bir hafta sonu gelse diye bekleyenler için hafta sonuna yaklaşılan günlerde akşam yemek yendikten sonra birdenbire hortlayarak ortaya çıkan ''babaaa hafta sonu açık öğretim sınavları var beni bırakır mısın'' ? sorusu apse yapmış dişe yanlışlıkla dokunulması etkisi yaratır ebeveynlerde. Durumun vahametiyle cebelleşemeden tamam yavrum gideriz dersin. Ancak bu durum bizim gibi ailelerde büyük erkek kardeşe yıkılır. Nitekim böyle de oldu. Cumartesi günü paşalar gibi kalktım, kardeşimle birlikte dolmuşa atladık ve okula geldik. Etraftaki enerji hat safhada, herkes çok enerjik. Kantinde çay içtik falan derken sınav saati yaklaştı ve kardeşimi sınav salonuna uğurladım. Asıl martava buradan sonra başlıyor. Böylesi günlerde herkesin toplu olarak gerçekleştirdiği klasik işler vardır. Genel olarak evli çiftler,nispeten yalnız gelmiş babalar, benim gibi abiler, ve yalnız kalmasın diye gelen vefakar arkadaşlar okul bahçesinde bekleşirler. Yapılan işler ise şöyledir;
 *Şayet hava iyiyse kısa bir keşif yürüyüşünün ardından yerleşilecek mekan belirlenir.
 *Bu işlemden sonra hemen bi büfe aranır ve gazete alınır. Yanında meşrubat vs.
 *Sonra belirlenen yere gelinir ve eldeki o gazete defalarca evrilir çevrilir adeta verilen paranın tam olarak hakkını teslim eder sınavzedemiz.
 *İkinci bir grup ise yanlarında getirdikleri termostan ölümüne çay içerler ve bu grup genellikle arabada bekler çocuklarını.
 *Başka bir grup ise daha okula gitmeyen çocuğuyla gelmiştir. Olacaklar belli; kimse arabaya binmeden herkesten önce arabanın bagajına futbol topunu sıkıştırmıştır. Millet sınava girince bu velet babaa top oynuyak mı ? diye vızıldamaya başlar, babası olum ne topu dese de o top oynanır istisnasız.
 * Benim grubuma gelince. Keşif turuna çıkmak önceliğimdir. Önce okulun bahçesini gezerim. Sonra eğer eski ve tarihi bir okulsa dışarıya çıkar ve çevresini gezerim. Bundaki amaçlarımdan biri okulu çevreleyen duvarlarda su bardağından daha geniş delikler vardır. Ve bu deliklere sokuşturulmuş çok acayip malzemeler bulabilirsiniz. Mesela ben okuldan çaldığım tebeşirleri bu deliklere saklar okuldan sonra alır ve mahallede seksek sahası çizerdim. Bizim zamanımızın meşhur topları olan kozalakları yine bu deliklere saklardık. Ancak en çok okula gizli bir giriş var mı bunu yakalamaya çalışırım. Nedense böylesi tünel, dargeçit ilgimi çeker böyle yerlerde.
 *Benim en çok sevdiğim grup yalnız gelmiş babalardır. Bu adamların yüzlerinden bellidir orada olmak istemeyişleri. Sürekli çay alır kantinden, bahçede etrafa bakınarak dolanır, topu sağa sola kaçan veletin topuna kundura ayakkabısıyla vurur ve bu esnada suratında (belki de en sevdiğim nokta burası) hafif bi tebessüm belirir, fasılalarla sigarasını tüttürür ve elini daima arkasında tutarak yürür. Benim için bu adamlar efsanedir ve kolaylıkla iletişime geçilebilir.
 *Diğer bir grup ise orta yaşlı ve dışarı eşofmanlarını giyinip gelen rahatına düşkün arada çay almaya gidip gelirken telefon sigara cüzdan çakmak ne varsa elinde taşıyarak dolaşır. Bunlardan pek hazetmem zaten bunlar da etrafla pek ilişkili değildir.
 *Son grup ise garip bi şekilde orada tanışan ve acımasızca laflayan annelerdir.
  Bütün bunlar kendiliğinden olur ve o bahçede bekleşen insanlar bütün bu olanlara karışmaz, hatta çok tatlı da bir huzuru vardır sınav bahçesinde bekleyenlerin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder