30 Kasım 2015 Pazartesi

ZAFAR (BORİS)

  Sayın yolcularımız port moresby'den reykjavik'e giden 619 sefer sayılı uçağımıza hoş geldiniz. Yolculuğumuzda daha çok kişiye ulaşıp daha çok kişiyi sevmeyi, ömrünün tomurcuk baharında hayatı karanlık atölye olan son ütücü kardeşimizin elinden ense kısmını ütülemeyi hiç sevmediği gömleği alıp kırışıklığı gidererek ona bir iyilik yapmayı, dinlemeyi çok sevdiğiniz bir melodi sırasında ama bayıldığınız bir melodi bu...
  Senin kafanı yaşamak istiyorum cümlesi vardır mesela. Fasıl gecelerinde sıkla söylenir. Yine bir gün fasıl yapıyoruz arkadaşlarla. Dinlenenin aksine latin müziği var allegro ilerliyor. Galiba ispanyolca. Bu arada yolculuk da devam ediyor. Uçağımız ilk molasını 10' 72^ enlemlerinde vermiş bulunmakta olup aynı esnada da ihtiyacını gideren bir yolcunun Hindistan topraklarında olduğunu unutması üzerine bir ineği ciddi anlamda suladığı bilgisi kulağımıza geldi. Bu adama senin kafanı yaşamak istiyorum denir.
 Ütü masasını kale yapıp hoşlanmadığımız müzik kitaplarının son sayfalarını kopararak buruşturup birleştirdiğimiz ve en az bir küçük bant harcayarak yaptığımız topları kaleye atmaya çalıştığımız günlerde çocuktuk. Ben hala çocuğum. Dün sayfaları buldum ama bant bulamadım sonra yılmadım buruşturduğum kağıtlara çorap geçirdim böyle daha iyi sekiyormuş bu yaşımda bunu keşfettim. Şimdiki şarkı işaret pağğmağım nerdesin burdayım nasılsın efendim teşekkür ederim parmak kaç.
  Yüssük pağmağım derdim küçükken anlamını bilmeden. Şu an biliyorum da ne oluyor hiç bir şey olmuyor. Hayata olumlu yaklaşmaya çalışıyorum :(( surat ifadem bu halde.. Hadi garfilik oynamayalım şimdi :)) böyleyim.
  Bana müsaade, hoşça kalın.

2 Kasım 2015 Pazartesi

BUDMO

  Ahh Nastenka..! Dostoyevski'nin Beyaz Geceler romanı geliyor aklıma şu son birkaç gündür. Nastenka bazı konulara gerçekten aç bir kadın/bayan. Özellikle sevgiye, ilgiye, dostluğa, arkadaşlığa... Rusya soğuğunda bu açlığını dindirecek sıcaklık ne yazık ki Nastenka'ya bir türlü ulaşamaz. Ben ayrı ayrı daha güzel olduğunu düşünsem de birlikte de kaynatılıp bittikçe üzerine su ilave edilen kuşburnu ve ıhlamurun da Petersburg semalarında olmadığını düşünürsek ahh Nastenka başlangıcının anlamını daha iyi kavramışsınızdır diye düşünüyorum.
  Çok tuhaf gelgitlerin olduğu bir yaz mevsimini geride bıraktım. Dibi de gördüm zirveyi de gördüm bu geride bıraktığım 4-5 aylık dönemde. Anladığım daha doğrusu anlağıma yerleştirdiğim çok önemli hayat tecrübeleri edindim. Birer insan olarak karşılaştığımız olumlu veya olumsuz olaylar kesinlikle ilk ve son değil. Ve,bundan daha iyisini yada daha kötüsünü bir daha yaşayacağımı zannetmiyorum cümlesini asla kullanmamanızı tavsiye ediyorum. Yaşadıklarım karşısında çok küçük kaldığımı gördüm. Ve buna paralel olarak hiçbir şey yaşanılanların önüne geçemiyor.  Bu süre zarfında kendi adıma babama seni seviyorum demenin ne kadar zor bir olay olduğunu içimde en derinlerde hissettim. 25 yıllık hayatımda ilk defa babama seni seviyorum dedim. Diyene kadar neler çektiğimi ama dedikten sonra bütün bedenimi kaplayan o duyguyu anlatamam. Eğer aranızda dememiş olan varsa bir şekilde babasını karşısına alıp bu konuşmayı yapmalı. Benim bu konudaki bahanem sigarayı bırakması konusundaki artık iyice son raddeye gelmiş olan ısrarım oldu.
  Sonuç itibariyle sonbaharın estiği şu günlerde tercih etmediğim ıhlamur ve kuşburnu ikilisini bir arada boğazımdan ılık ılık aktığını hissederken ruh halimin genel yaşantım açısından karamsar olduğunu söyleyebilirim. İleriye yönelik planlarımda çok keskin dönüşler, birtakım radikal değişiklikler almak zorunda kaldım. Bindiğim bu uçak beni nereye götürür bilemem ama çok sevdiğim bir kelime ile sizlerden şimdilik mola istiyorum. BUDMO  :) #BANSHEE