2 Aralık 2017 Cumartesi

Mantar & Enginar

 Kumsalda sevişelim..Martı Jonathan'ın kanadında çırpalım. Sincap tadında yaşayalım, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden sadece var olanlarla yetinebilme dirayetinde yaşayalım. Fındık kurtlarına katlanmak şartıyla. Böyle katlanıp cebe konulan fındık kurtlarından. Onlar iyi ki var. Öngörülmez olalım ama yine de gülelim anlatılan anadolu hikayelerine.. Semaver kokan hikayelere.. Duymasa da hiç kimse ihtiyar adam ve denizin serzenişlerini biz yine de ağa takılan balık olalım. Belki büyük balık biz olmuşuzdur hı ne dersin? Büyüdük mü o kadar biz? Yada büyüdüysek neye göre kime göre. Ben bisiklete bindiğim günden beri büyüğüm. Babamın sayesinde büyüdüm. O aldı hayatımın ilk DODO'sunu fiti fiti gezerdim sokaklarda, üşümezdim eski bakkalın çukulata kokan önünden geçerken köşedeki tüpçüye uğrayıp hava basardım tekerleğe. Bunu sanırım bişey zannederdim. Bütün bu anları kozasından kurtulup uçan kelebek gibi savruk ama kararlı tavırlarla içimde yaşardım. Dışavurumum eksikti çocukken. Bunu başına birçok belki ile başlayan kelime koyarak oluşturulacak cümlelerle açıklayabilirim. Belki yalnızlığı seviyordum. Belki girişken değildim.   İlkokulda ingilizce derslerinin başladığı yılda daha ilk sene gayet bilinçsiz olarak past tense cümlesi kurmuşum haberim yok. Akşam eve gidiyorum pantolonumu sıyırıyorum külotum yok. Nasıl olur nereye gider diye hiçbir sorgulama yok. Mahallede ev ekonomisine katkı sağladığım günlerde okul kantinini salı ve perşembe günleri ben işletiyordum okul müdürünün isteğiyle. Fen bilgisi dersinde DNA & RNA konusunu işlerken sitozin ve urasil ikamesini anlatıyordu SEMA PARLAR. Kapı çalındı karpuzcu bu sınıfta mı? dedi okul müdürü. Gayet anlaşılır ve temiz bir şekilde parmak kaldırdım, burdayım dedim. Adım karpuzcuydu mahallede kapı önündeki tezgahımızda karpuz, beyaz lahana, bal kabağı gibi tek parçada çok fazla kilo döven şeyleri satardım. Mahalleden ve sınıftan arkadaşlar gelirdi karpuzcu derlerdi. Rehberlik hocamız karpuzcu derdi, basketbol oynardık onunla. Karşılıklı severdik birbirimizi. Bloklamıştım bi şutunu hiç unutmam :) kovaladı tuttu kaldırdı beni pota demirlerinden tutturdu (merak etmeyin pantolonumu sıyırmadı), birkaç saniye sonra atladım, kurtardım kendimi.
  Kesik kesik ve kopuk kopuk ilerliyor demi. Ama hayatın kendisi böyledir, geri kalanı tamamlamak, hayal etmek, düşünce ile var etmek size kalmış. Eksik yanlarını tamamlayın. Kendi kendinizin sakisi olun. Doldurun eksik kalmasın.
  Yorgun ve yalnız bir halde kaldırımlara misafir olunan boza geceleri... Şehir uykuda, güneş küsmüş bu küreye. Günlerden aytenertesi. Hava hafif üşümelik. Issız tepelerde şiir okuyan maşuklar. Bir anda gelen mantar&enginar ikilemi. Sonrası mı? Gözüm dalıyor arkadaşlar, gariplenmesin yüreğim.