31 Mayıs 2016 Salı

Öyle Bir Yerdeyim ki

  Dünya nüfusunun bir araya gelse bile izah edemeyeceği, açıklamakta güçlük çekeceği anılar barındıran bir ortam var mıdır ? Yada çam kozalaklarını her tepiklediğinizde o anki gerçek sevincin yerini saldırganlığın aldığı bir yer? Güzel olmaya aday olan her günü tekrar tekrar yaşamayı isteyen insanların oluşturduğu bir yerde yukarıdaki iki sorunun cevabı ortak.
  Aslında hissedilen duygulara karşı verilebilecek bütün dönütler de aynı. Hep böyle tekrara düşen bir yaşamın içinde küçük şeylerin beslediği büyük ruhlar da yok değil!  Ayakta kalmanızı sağlayan çok az olumlu gelişme yaşandığından bunların kıymeti oldukça büyük. Tabii her ortamda olduğu gibi burada da şartlarımı nasıl daha iyileştirebilirimin cevabını aramanız gerekiyor. Öyle çok ekstra efora gerek duymadan bunu başarabilmek mümkün. Çünkü yaşam alanınız belirli sınırlar dahilinde ve gizli saklı çok az şey var. Anlayabildiğim kadarıyla zor askerlikten ziyade iyi veya kötü komutanın emri altında olmak var. Eğer daha makul ve öngörülü bir komutanınız varsa o kadar kolay bir askerlik yapar ve hizmetiniz tamamlarsınız. İyi veya kötü komutandan kastım ise iyi olan işini bilen ve en kolay yoldan sorunu çözen anlamında, kötü olanı ise; anlama yeteneği zayıf ve emri altındakilere pratiklikten uzakta bir yol gösteren komutan olarak tanımlayabiliriz. Her ikisini de gördüğüm için bu ayrımı yapabiliyorum. Hemen hemen her yerde olduğu gibi burada da iki ihtimal var. Ya sabun olursun ya da kağıt olursun. Sabun olursan kıyak musluğun deliğinden vıjıt akar gidersin ama kağıt olursan yine iki ihtimalin var. Onun için hemen sıvılaşıp bulunduğun kabın şeklini al ve çarpılma.
  Asla hiç bir şeyden anlama, salağa yat ve olacakları bekle. Sorumluluk almaktan uzak dur, komutan karşısında sırıtma çünkü söyle biz de gülelim demiyor aksine seni güldürtüyor! Ettirgenlik fiilini yaşamak askerlik hizmetinin en bktan şeyleridir haberin olsun. Seni seven insanların sana verebileceği en büyük öğüt aman ha çarpılma! Çarpılırsan da artık o senin kişisel becerine kalıyor durumdan yırtabilmek adına. Yok ben almayım temiz temiz takılayım diyorsan her an tetikte bekle ve asla boşvermişlik seviyelerine inme. Bol bol küfür işiteceksin komutanlardan ( tabi bunlar şahsa değil ağız alışkanlığı olup hedefsiz küfürlerdir), bu durum ilk birkaç gün biraz sevimli ve komik gelse de ( çünkü akşam yattığında günün kritiğini yaparken ulan ne komik adam nasıl güzel küfür ediyor modlarına giriyorsun) ilerleyen günlerde sıradanlaşıyor. Sıradanlaşmak zaten yazılı olmayan bir kanun gibi askerlikte. Sıradanlaşmasına en çok sevineceğiniz durum ziyaretçi günleri. Etrafta dışarıdaki hayatını yansıtan çocukların koşuşturması, günler sonra gördüğün sivil kıyafetli insanlar, sevdiklerin, ve bir an önce anlatmak istediğin irili ufaklı anılar. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan biter ziyaret saati. İyi komutan kadar iyi tertipin, iyi can dostunun da olması çok önemlidir. Grup sohbetlerinde genelde martava anlatılır, makara kukara çoktur eğlenirsin epey. Ama halinden anlayan birini bulmak yatmadan önceki o bir saatini sana yüksek moral ve motivasyon olarak geri dönüştürür. Dertleşecek insan veritabanı gibi görünse de askerlik, dertlerini anlattığın bir kişi vardır yada yoktur. Bu da yazısız kurallardandır. Kendi tertibini kollamak, özellikle de bölük, takım, manga yada ekibindeki can dostunu kollamak esas unsurdur. Tertibini yanlış yapsa da rütbeliye ispiyonlamamak sana olumlu dönütler sağlar bunu asla unutma.
  Değil herkese, hiç kimseye güvenme! Can dostuna bile. Askerlikte komutana bile güvenme.  Sadece yaptıklarına güven. Yani kendine. Elinden geldiği kadar yardımsever olmaya çalış, çünkü ufak tefek yaptığın bu olumlu ilişkiler diyalog kurmanı, özellikle de yaklaşık 16 saat ayakta kaldığın için gününü daha iyi geçirebilmeni sağlıyor. Arkadaşlık sohbetleri bir süre sonra yerini Freud'un insanlığın doğuştan gelen iki temel dürtüleri olan cinsellik ve saldırganlığa kendini teslim ediyor. Bu konuda genelleme yapmıyorum sadece gözlemlerim bunu gösteriyor. Tabii bahsettiğim o tırnak içerisindeki bir sürelik zarf içinde de edilen sohbetin keyfi ve kalitesi az değil. Bol bol sıvı tüketimi oluyor. Zira bunun için gerekli olan temel madde bozuk para. En azından içinde bulunduğum yerde en çok ihtiyaç duyduğum şey bozuk paraydı. Bu tür şeyler ( bu arada bunlar askerlik sınırları içerisinde sosyal faaliyetler olarak kabul ediliyor) askerliğin olmazsa olmazı olan sıraya girerek yapılıyor. Ps oynamak için sıra, kantin için sıra, duş için sıra, masa tenisi için sıra, kısacası her şey sıra ile.
  Birkaç tane de püf nokta vereyim. Komutanın karşısında dimdik, çakı gibi çıkıp kendini seçkin ve gür sesle takdim edersen bil ki işin yüzde ellisini kopardın demektir. Ama eğer komutanın karşısına yamuk, özensiz, sessiz bir şekilde çıkarsan seni dinlemeden başından savar. Bir ikincisi tek başına olduğunu unutma ve orada hükmü sağlayan insanların dediklerinden şaşma. Kararı onlar verir uygulama kısmını sen yaparsın. Üçüncü olarak himayesi altında olduğun komutan ne derse doğru olan odur. Başındaki komutana bir başka komutan böyle dedi veya böyle öğretti cümlesini sakın kurma. Çünkü o an o komutanın dediklerinden sorumlusun. Başka bir husus işten kaçmaya çalışırsan söbelenirsin ve içinde bulunduğun bölüğü, takımı, koğuşu tek başına yakarsın. Ne iş veriliyorsa ikiletmeden yerine getirmeye çalış ve temiz bir şekilde konuyu kapat. Benim de yaptığım yanlışlardan biri olan kendi tertibinle çok fazla laf dalaşına girip gereksiz yere sinirlerini hoplatma, işi tatlıya bağlayıcı kelimelerle cümleni kur ve konu kapansın.
  22 gün süren acemilik dönemine ait gelişmeler böyle. Sağlıcakla kalın ve kafanızı yoran her şeyi bir kenar bırakıp konuyu kapatmaya çalışın. Konu kapanmıştır :)