18 Ekim 2018 Perşembe

MANİFESTO

 Bahsedeceklerim konusunda tamamen şeffaf olacağımdan hiç şüpheniz olmasın. Bu satırlar bireysel yaşamımla ilgili aldığım ve alacağım kararların bir nevi manifestosudur. Modern insanın içinde bulunduğu genel mutsuzluk hali, dünyanın yapaylaşması ve sanallaşması, olumlu veya olumsuz gelişen tepkimelere karşı tepkisiz kalıyor oluşumuz, kurşun gibi ağır olan mevcut havanın değişmesi konusunda fikir üretemememiz, yapaylığa yaklaşırken beşeri hayattan uzaklaşmamız, her görüşe ve inanışa karşı alınan kutuplaşmış tavır, tahammülsüz ve hoşgörüsüz bakışlar, çocukken bize anlatılan 9-6 yollarının aslında gerçekten 9-6 olmadığı gerçeği vs vs... Son birkaç yıldır insan olarak değil de robotumsu bir canlı olarak yaşadığımın farkına vardım. İnsan olmadığımdan eminim. İnsan dediğimiz canlı; üretir, düşünür, gezer, sever... Şöyle bir bakıyorum da epeydir bu saydıklarımı ve daha da fazlasını tam olarak yerine getiremiyorum ve bu sebeptendir ki mutlu olma eşiğim çok düşmüş durumda. Örneğin trafikte önüme çıkan kasisin bir boşluğunu bulup ta lastikleri oraya denk getirdiğimde mutlu oluyorum. Oysa ki halihazırda bulunan ve bana kattığı marjinal faydası daha yüksek olan duygusal veya mental hassasiyetlerin farkına varmadan uçup gittiğini teeee Üsküdar'a vardığında anladım. Üsküdar deyince Ahmed Arif beni anmış olmalı...

 Yaşadım diyebilmek istiyorum. Çok karamsar falan değilim, yaşam standartlarımı düşürmeden ama buna karşı diretmenin kademeli olarak da artması dileğiyle kendime, çevreme, doğaya ve sevdiklerime karşı daha fazla zaman ayırıp bu doğrultuda yaşamaya karar verdim. Çok basit veya monoton gelebilir fakat benim için bu kararları almak önemli. Elbette bir into the wild olmayacak, yada the secret deyip beklemeye almayacağım kendimi. Bir şeylerin değişmesi uğruna birey olarak bir şeyler yapacağım. Epeydir yapmadığım şeyleri. İlk işim bir zeytin fidanı büyütmek olabilir mesela. Yada kış yaklaşıyor, çıkıp booozaaa diye çınlatsam mı sokakları hı ne dersiniz. Otogar veya tren garı çıkışında bekleyen kişileri evlerine de bırakabilirim tabii. Kokoreç bile yapabilirim, hemde en alasını. Yeter ki yaptığım şey beni mutlu etsin ve bunun karşılığında like beklemeyim.

 Günlerden 19 Ekim. Kasım ayına merhaba dememize 13 gün var. Maaşlar yatacak. Büyük bir kısmına dokunmadan çeşitli yollarla bir yerlere ödemeler yapacağız.. daha dokunmadık bakın burası çok önemli.. fiilen bile dokunmadık.. hoop paralar atta gitti.. modern insan olarak faturaları, kirayı,kredi kartını, ev-araba kredisini ödedik demi. ohh bir rahatlama geldi deme gitsin. öyle bir rahatladım ki 4, 47 tl lik kalan bakiyeyi de görünce olsun be daha bizim artı para kredimiz de var.. hemencik orada hesapları yapıp gel bakalım Aralık demeye başladık... Nasıl olsa Ocak ta büyük ikramiye bize vuracak, toparladık lan iyi mi modunda şehrin avm sine gidip şappadanak bir buçuk porsiyon acılı iskenderi mideye indirme vakti gelmiştir. Hooop kime diyorum adama saf derler ne duruyorsun. Bak elim kornada ışığın kırmızıdan sarıya geçmesini bekliyorum. Hemen bascam kornaya..

 Bütün bunlar çok tanıdık geldi değil mi? Hadi hep beraber Tyler Durden olup sabun yapmaya başlayalım derdinde değilim. Yarını bugünden farklı yaşamanın derdindeyim. Yarın farklı bir gün olsun istiyorum. Yorulayım, kirleneyim, düşeyim.. Düşmek dedim de ben sahiden uzun zamandır düşmüyorum. En son düştüğümde ön iki dişim kırılmıştı, aslında bunu tercih etmeyebilirim. Hem de okul kütüphanesinin önünde. Hemde birkaç ay sonra birlikte güzel vakitler geçireceğim birinin önünde. Yok hayır düşmeyim en iyisi. Bunu istemiyorum. Hem şimdiki dertlerim daha farklı. Mesela yüzüğüm o ilk boğumda sıkışsın. Derdim de bu olsun. Sert bir manifesto için konu çok mu sulandı ne? Varsın sulansın ben dilime ne geliyorsa onu yazıyorum. Dünyam olarak nitelendirdiğim kadının okuyacağını bile bile bi şeylerin ucundan azcık da olsa bahsettim. Her şey yerinde ve zamanında değerlidir ve orada kalır çünkü.

 Değişimden bahsettik bolca. Fakat bir yandan da bazı şeyleri bir kenara bırakamıyoruz maalesef. Bunların başında işimiz geliyor. Evimize götürdüğümüz bir parça ekmektir aslında bu. Yapılan iş her ne ise kutsaldır. Kazandığın parayı hak ettiğini bilmek beni gerçekten mutlu ediyor. Bu konuda sıfır şüphe ile gidip geliyorum işime. Nispeten kalabalık bir ekiple bir işin ucundan tuttuk bizde. Çalışma çağındaki her çağdan kişiyle çalışıyoruz. Kendimce iş yerimi daha eğlenceli hale getirebilecek, insanları motivasyon olarak yukarı çıkarabilecek bir şeyler düşünüyorum aslında.. Hatta fiiliyata geçirdiğim birkaç deneme de yaptım. Sonucunda o günü gülerek geçirdiğim anlar yaşadım. Ama bu gülme öyle sıradan bir gülme değildi. İnsanları izlerken güldüm. Denediğim şeyde kısmen başarılı olduğumu ve bunun o insanlarda bir iz bıraktığını anlayınca erdem devam et dedim. O hafta boyunca devam ettim. Sonraki hafta ilk gün durdum. İkinci günü aralarından birisi gelip bana dünyanın en yağışlı bölgesi neresi hadi bil bakalım diye bir soru sordu? Cevabı çok iyi biliyordum fakat o anın büyüsü farklıydı ve büyüyü bozmak istemedim. İstediğimi almıştım. Fiiliyata geçirdiğim şey çok sıradan bir şeydi. Genel kültür soruları sordum her karşılaştığım kişiye. Örneğin Sekbanı Cedit nedir? Yada Akdenizin nehirleri serindir derindir? Peki serindir derindir de bu nehirler nereye dökülür diye sorduğumda  karadenizin nehirleri daha serindir cevabını alacağımı nereden bilebilirdim ki :). Martavaya bakar mısın? Amaç bunları yakalamak, çünkü bir yerlerde gizli. Mesele bunu çıkarmayı başarmak.

 Ömrünün tomurcuk baharında hayatı karanlık atölyeler olmuş bir modern insan örneğiyim. Uzun süredir bir şey üretmiyorum, fikir kazanım kaynamıyor. En son yaptığım gözle görülen iş evin orta sehpasını farklı bir tona boyamak oldu. Onu da hala tam tutturamadım. Buna birkaç ay oldu. Şu an hala aklım akdenizin sularında :). hiç unutamam ki. Neyse dağılmayalım. İlk olarak kendime gerçekçi hedefler belirlemem gerekiyor. Bugün, dün yapmadığım bir şeyi yapmalıyım. Bunun kararını gün içerisinde vereceğim.

 Ünlü ingiliz kulübü Liverpool taraftarlarının güzel bir sözü vardır: YÜRÜDÜĞÜN YOLDA ASLA YALNIZ DEĞİLSİN. Ben yalnız olmadığımı biliyorum bu yolda. Ne pahasına olursa olsun değişim vakti gelmiştir. Ellerim bağlı arkamda bekleyemem. Şu parola ile hareket etmek istiyorum: önce karşımdakinin mutluluğu. Gerisi zaten gelecektir. Gerisinin gelmesi demek... Bunu hiçbir hayal gücü öngöremez. Bekleyip göreceğiz. Gözünüz kulağınız açık olsun, bir sonraki yolculuğumuzda varış yerimizi sizler belirleyeceksiniz.