6 Ocak 2016 Çarşamba

BAĞ BOZUMU

  Seyahat etmenin vermiş olduğu bir huzur vardır, bilir misiniz? Ben her yolculuğumda kesin huzurlu oluyorum. Kat edilen yolların her metresi bende ayrı bir etki yaratır. Geçitler, dağlar, tüneller, köprüler... Çok iyi hatırlıyorum Ankara/Tuzlu çayır'da otururken yaz tatillerinde köye giderdik. Otobüsün AŞTİ' den Mamak köprüsüne gelmesi ortalama yarım saat sürerdi.(Evden çıkarken babam böyle derdi ve buna göre hareket ederdik). Bavullarla Mamak köprüsünde otobüsümüzün gelmesini beklerdik. Ben o esnada gelen otobüslerin hepsine bakar ve baba bu mu baba şu gelen mi derdim. Babam yok oğlum daha var birazdan gelecek derdi. ((Geçen otobüslerin ismine, rengine çok dikkat ederdim. Hala da böyle bir huyum vardır. Hatta Sinop üniversitesi OTOBÜS KAPTANLIĞI bölümüne kayıt yaptırmışlığım bile vardır :). )) Sonunda otobüsümüz gelir kardeşimle birlikte dört kişi bütçemize uygun olarak almış olduğumuz iki koltuğa yerleşirdik. Yerleşirdik diyorum çünkü koltukların her santimini kullanırdık yolculuk süresince. O kadar tatlı gelirdi ki o yolculuk annem bazen babama atardı beni, sonra babam anneme... Yolculuğun ortalarında boşalan koltuklar olunca babam oraya otururdu. Bunların hepsi hala zihnimde çok taze ve canlı. En çok sevdiğim durumlardan biri de yanımızdan başka bir otobüsün geçmesiydi. İnanılmaz mutlu olur sanki cama yapışır gibi o otobüsün geçişine yada bizim onu geçişimize dalıp giderdim. Annem cimciklerdi en sonunda koltuğa yapıştırırdı. Vee can alıcı anlardan biri olan molalar :)). O zamanlar bilmediğim ama şimdi Kırşehir/ Mucur olduğunu çok iyi bildiğim yerde mola verirdik. Orada çok güzel bir oyuncak vardı çok severdim onu. Böyle elime aldığımda şıppık şıppık oynardım. Sıvı bir şey gibi görünüyordu ama hiç elime bulaşmıyordu o sıvılık. Annem zararlı o deyip alırdı elimden. Sonra geri verirdi. Bir süre sonra gönlüm geçince tamamen alırdı ve bir daha göremezdim oyuncağımı. İkinci molayı ise Gürün ilçesinde veriyorduk. Orada da benim yaşımdaki çocuklar hemen otobüse dalardı. Ellerinde kavanozlar kenger sakızları kenger sakızları diye bağırırlardı. Kavanozun içinde beyaz beyaz şeyler görünüyodu. Sakızlardan çok çocuklar dikkatimi çekerdi. Elimi ağzıma sokup onları izlerdim. Ama bişey düşünmezdim onlarla ilgili sadece izlerdim. Çocukluğumun bende bıraktıkları bunlardan ibaret.
 Erişkinliğim de ise dört kişilik ailelerin yine iki koltuğa yerleşmelerini büyük bir zevkle izliyorum. Peronda otobüs beklerken ( artık mamak köprüsünde ve babamın talimatları doğrultusunda beklemiyorum) diğer otobüslerin ismine, rengine ve çocukluğumdan farklı olarak modeline çok dikkatle bakıyorum. Şıppık şıppık oynadığım oyuncak yok ama kenger sakızları kenger sakızları diyen çocuklar duruyor. Yolculukta başka bir otobüs gördüğümde hala annemin cimciklemsine ihtiyaç duyduğum anlar oluyor. Bütün bunların hepsi bende o kadar huzur verici bir etki yaratıyor ki tarif edemiyorum. Hatta şu an başıma buyruk bir otobüs yolculuğuna çıksam ne güzel olurdu. 
  Bağ bozumu adını verdim ama galiba onun verdiği güzel duygu ile bendeki bu otobüs sevdası birbirine eş değer. Sıradaki molada görüşmek üzere,